Rusya Tur Operatörleri Birliği (ATOR), Türkiye’de yaz sezonuna rağmen tatil fiyatlarının ciddi şekilde düştüğünü açıkladı. Yapılan duyuruya göre, iki kişi için her şey dahil bir haftalık Türkiye tatili 74 bin rubleden (yaklaşık 940 dolar) başlıyor. Bu da kişi başı maliyetin sadece 37 bin rubleye, yani yaklaşık 18.580 TL ya da 470 dolara denk geldiğini ortaya koyuyor.
Fiyatlara uçak biletinin de dahil olması, söz konusu paketleri daha da cazip hale getiriyor. 19-26 Haziran tarihleri arasında geçerli olan bu tur seçeneklerinde 3 yıldızlı, nispeten “mütevazı” oteller tercih edilmiş olsa da, ATOR’a göre asıl cazibe noktası düşük fiyat seviyesi.
Tatil, Sadece Fiyatıyla Değil Sunduğu Fırsatla Dikkat Çekiyor
Söz konusu fiyatlar yalnızca uygunluğu değil, aynı zamanda Türkiye'nin turizm stratejilerinde rekabet gücünü de yansıtıyor. Özellikle döviz kuru etkisiyle Türkiye, Rus turistler için yeniden cazibe merkezi haline gelirken, bu tür düşük bütçeli paketlerin ülke turizmine ciddi ivme kazandırması bekleniyor.
Yalnızca otel değil, uçak bileti dahil olarak sunulan bu fiyatlar, Avrupa ya da Asya’daki birçok destinasyona göre önemli bir rekabet avantajı sağlıyor. Örneğin; Birleşik Arap Emirlikleri’nde yalnızca kahvaltı dahil tatiller 76 bin rubleden başlarken, Mısır'da her şey dahil sistemde bir hafta 80 bin rubleden başlıyor. Çin’in Hainan Adası’ndaki 10 gecelik bir tatil 100 bin ruble civarına, Tayland’da ise bu rakam 130 bin rubleye kadar çıkıyor.
Fiyat Avantajı Cazip Ama Sürdürülebilir Mi?
Bu kadar düşük fiyatlarla sunulan tatil paketleri, kısa vadede turist sayısını artırabilir. Ancak bu durum, uzun vadede kalite algısı ve sektör gelirleri açısından bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Turizmde sürdürülebilirliği sağlamak için yalnızca doluluk oranlarına değil, kişi başı harcama düzeyine de odaklanmak şart. Mütevazı otellerle dolan bir sezon, görüntüyü kurtarsa da sektörde nitelikli gelir hedeflerini karşılamayabilir.
Yine de özellikle Rus pazarında Türkiye’nin erişilebilirliğini ve çekiciliğini artıran bu strateji, mevcut jeopolitik koşullar ve ekonomik dalgalanmalar göz önüne alındığında, doğru bir hamle olarak değerlendirilebilir.